Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://asesssjournal.com/index.php/pub <p>Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi 2021 yılında kurulmuş, yılda 2 kez yayımlanan, hakemli bir ulusal dergidir. Yayım dili Türkçedir. Dergi sosyal bilimler alanlarında disiplinlerarası ve karşılaştırmalı araştırmalar, eleştirel çalışmalar ve alternatif yaklaşımları desteklemektedir. Dergimiz, hem teorik hem de uygulamaya yönelik, çalışmaların gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi açısından entellektüel bir tartışma platformu oluşturmayı amaçlamaktadır.</p> <p> </p> <p> </p> <p> </p> ASES CONGRESS tr-TR Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi 2822-6828 Çocuğu sağlık sorunu yaşayan annelerin yaşadığı psikolojik deneyimler üzerine bir derleme A review on the psychological experiences of mothers whose children have health problems https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/53 <div class="page" title="Page 2"> <div class="layoutArea"> <div class="column"> <p>Çocukların hastaneye yatırılması, hem çocuklar hem de aileleri için stresli bir deneyimdir ve çoğu zaman ciddi kaygı ve endişeye neden olur. Özellikle yoğun bakım gerektiren durumlarda, ebeveynlerin yaşadığı stres ve korku daha da artabilir. Çocuğun sağlık durumuyla ilgili belirsizlikler, iletişim eksikliği ve yoğun bakım ünitesindeki ortamın doğası da ebeveynlerin stresini artırabilir. Bu noktada, aile merkezli bakım yaklaşımı önem kazanır. Bu yaklaşım, ailelerin güçlü yönlerini destekler ve çocuğun bakımına aktif olarak katılmalarını teşvik eder. Yoğun bakım ünitelerinde çocukları bulunan ebeveynlere yönelik özel müdahale programları geliştirilmesi ve bu programların ailelere bilgi ve destek sunması gereklidir. Özellikle annelerin ihtiyaçlarının ve kaygılarının karşılanması için bu programlar uyarlanmalıdır. Bu şekilde, ebeveynlerin yoğun bakım sürecini daha iyi yönetmelerine ve streslerini azaltmalarına yardımcı olunabilir. Bu makalenin amacı, yoğun bakım servisinde tedavi gören çocukların annelerine yönelik kısa bilişsel davranışçı terapi odaklı psiko-eğitsel bir müdahale programı geliştirmektir. Bu programın temel hedefi, annelerin yoğun bakım sürecindeki streslerini azaltmak ve baş etme becerilerini geliştirmektir.</p> </div> </div> </div> Buğçe Bozçalı Meryem Karaaziz Buse Keskindağ Hakan Tekgüç Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 262 283 10.5281/zenodo.15720084 AKADEMİK BAŞARININ DEĞERLER EĞİTİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/66 <p><strong>&nbsp;ÖZET:</strong></p> <p>Bu araştırmada ‘Akademik olarak başarılı öğrencilerle, başarısız öğrenciler arasında değerler eğitimi açısından bir fark olup olmadığı sorusuna cevap aranmıştır.&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;</p> <p>Türkiye’de sekizinci sınıf öğrencileri her yıl akademik başarıyı esas alan bir sınavla seçilerek liselere yerleştirilmektedir. Sınav soruları tamamen akademik başarıyı ölçer nitelikte olup sekiz yıllık eğitimin hiçbir basamağında değerler eğitimi kazanım düzeyi belirlenememektedir. Öğrenci kazanımı seviyesi bilinmediği için değerler eğitimiyle ile ilgili geri bildirim süreci işlememektedir.</p> <p>Bu çalışmada değerlerle ilgili öğrenci tutumlarını belirleyip geri dönüt alıp geri bildirimde bulunmak amacıyla, Antalya Muratpaşa ’da örneklemimizi oluşturan üç proje okul(sınavla girilen okul) ve üç düz Anadolu Lisesinde (sınavsız girilen okul) 210 öğrenciye ulaşılarak araştırma yapılmıştır. Geliştirdiğimiz likert tipi ölçekle anket yapılmış, elde edilen veriler bağımsız örneklem t testi ile SPSS 25.00 programı kullanılarak sonuçlandırılmıştır.</p> <p>Akademik başarı ile değerler eğitimi arasında nasıl bir ilişki olduğunu sorgulayan bu araştırma, değerler eğitimi ile akademik başarı arasında anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna ulaşmıştır, Akademik açıdan başarılı olan öğrencilerin değerler eğitimi bakımından da yüksek kazanıma sahip olduğu kanısının yanlış olduğu anlaşılmıştır. İki gruba ayırdığımız öğrencilerin farklı değerlere farklı tutumlar geliştirdikleri tespit edilmiştir. Değerlerle ilgili oluşan ayrışmanın, farklı değişkenlere bağlı olarak nasıl şekilleneceğinin ayrı bir araştırmanın konusu olabileceği kanaatine varılmıştır. Toplumu bir arada tutan ve her türlü toplumsal Anomaliye karşı bağışıklık sistemi görevi gören değerlerin, geri bildirim süreci işlemeden kazandırılamayacağı gerçeğinden hareketle yaptığımız bu çalışmanın eğitim sürecine küçük dahi olsa bir ışık tutacağını umarız.</p> <p><strong>Anahtar Kelimeler</strong>: Yardımseverlik Sorumluluk On Kök Değer Dürüstlük Akademik Başarı</p> Nail çetin Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 284 299 10.5281/zenodo.15720119 MÜLTECİLERE YÖNELİK ŞİDDET MÜLTECİLERE YÖNELİK ŞİDDET https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/71 <p>Mülteciler, savaş, iç çatışmalar, doğal afetler ve ekonomik krizler gibi çeşitli nedenlerle kendi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bireylerdir. Bu süreçte, evlerini terk eden mülteciler, yeni bir yaşam kurma umuduyla farklı ülkelere sığınmakta, ancak sıklıkla ayrımcılık, önyargı ve şiddet gibi ciddi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Mültecilere yönelik şiddet, hem ev sahibi toplumların hem de mültecilerin güvenliğini tehdit eden, karmaşık ve çok boyutlu bir sorundur. Bu çalışma mültecilerin maruz kaldığı şiddeti, literatür bulguları ışığında ele almaktadır. Araştırmanın sonucuna göre mülteciler, göç ve yerleşim süreçlerinde fiziksel, toplumsal cinsiyet ve ekonomik şiddetle karşılaşmaktadır. Kadınlar ve çocuklar, bu süreçlerde daha savunmasız olup, koruma eksiklikleri ve şiddetle mücadele önlemleri önemlidir. Ulusal ve uluslararası stratejilerle şiddet önlenmeli ve mültecilerin entegrasyonu desteklenmelidir.</p> <p><strong>Anahtar Kelimeler: </strong>Göç, Mülteci, Şiddet.</p> Nazmiye Arduç Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 300 307 10.5281/zenodo.15720159 Zaza Dili ve Kültürü https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/72 <p>Zazalar, Çoğunlukla Türkiye’nin doğusunda yaşayan kendi dilleri olan Zazacayı konuşan bir topluluktur. Yeterli derecede bilinmemektedirler. Bu projede<strong>, </strong>Zaza dili ve kültürü hakkında bakış açısı kazandırmak amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak ana dili Zazaca olan&nbsp; farklı yaş ve cinsiyete kişilerle görüşme yapılarak bilgiler elde edilmeye çalışılmıştır. Bu araştırma literatür tarama ve yarı yapılandırılmış görüşme ile yapılmıştır. Yapılan görüşmeler sonucu Zazaların yaşadıkları bölgelere, inandıkları dinlere göre yaşamları ve dilleri farklılık göstermiştir. Zazalar ve Zazaca yaşadıkları bölgeler hariç çok bilinmemektedir. Zazalar farklı kişiler tarafından farklı tanımlanmaktadır. Gelenek görenekleri, kültürleri ise yaşadıkları bölgeden etkilenmiştir. Yaşayış biçimleri çok etkilemiştir. Sadece Türkiye’de değil, az da olsa başka ülkelerde de yaşayan Zazaların sayısı da pek fazla değildir. Bu sebepten haklarında fazla bir bilgi de yoktur. Özellikle tarihleri hakkında pek bir şey bilinmemekle birlikte Kürtlerden daha önce bu topraklara geldiği, İran’dan gelip İrani bir halk olduğu bilinmektedir. Zazalar dinlerine, gelenek göreneklerine çok bağlıdırlar. Giyim tarzları, düğünleri, yemek kültürleri Doğu kültürüyle neredeyse aynı olsa da ufak tefek farklılıklar da vardır.&nbsp; Zazalar hakkında bilgiler Zazalardan öğrenilmeye çalışılmış ve bunun gibi bilgilere ulaşılmıştır.</p> Nejla Duru Ekin Emine YAVUZ ÇETİN Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 308 318 10.5281/zenodo.15720178 Sosyal Medya Gözüyle Nazım Hikmet Ran https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/73 <p>Projede, sosyal medya platformlarından biri olan Instagram’da Nazım Hikmet Ran hakkında yapılan paylaşımların incelenmesi ve doğru sanılan yanlışların tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırmada sosyal medya platformlarından Instagram’da herkese açık hesaplar 14 Mart 2024-30 Aralık 2024 tarihleri arasında incelenmiş elde edilen veriler araştırma sorularından hareketle sınıflandırılmış ve Nazım Hikmet Ran ile ilgili tespit edilen yanlışlar hakkında literatür taraması yapılarak doğru bilgilere ulaşılmaya çalışılmıştır. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği artışı ile birçok kullanıcının akıllarında yanlış bilgiler yer edinir. Bunların başında şairlerin isimleriyle paylaşılan dizeler gelir. Nazım Hikmet’in adıyla paylaşılan dizelerin doğruluk ve yanlışlık oranı tespit edilmek için belirtilen tarihler arasında takip gerektirmeyen hesaplar incelenmiş ve veriler toplanmıştır. Toplanan veriler bulgular bölümünde tablo halinde belirtilmiştir. Bulgular sonucu doğru ve yanlış dizeler tespit edilmiş ve araştırma hipotezleri sonuç bulmuştur. İnternette fazla paylaşılan, kullanıcıların önüne sıkça düşen paylaşımların hepsi doğru değildir. Yanlış bilgi; bilgi kirliliğine yol açar ve edebiyatımızın önemli isimleri sosyal medya gözüyle farklı tanınabilirler.</p> Öykü Gözen Emine YAVUZ ÇETİN Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 319 328 10.5281/zenodo.15720212 ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ROMAN OKUMA TERCİHLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ: YENİŞEHİR ÖRNEKLEMİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/74 <p>Roman, anlatmaya dayalı edebî metinlerdendir, insan ilişkilerini ya da durumlarını toplumsal olguları olay örgüsü içinde anlatır.&nbsp; Romanlar konu, üslup gibi ölçütlere dayalı olarak çeşitli türlere ayrılır. Araştırmamızda bu türlerden popüler ve edebî roman türleri seçilerek 9. ve 12. sınıf öğrencilerinin roman okuma alışkanlık ve tercihlerini belirlemek amaçlanmıştır. Öğrenci görüşlerini belirlemek için hazırlanan 18 soruluk anket formu ile öğrencilerin cinsiyeti, öğrenim gördükleri okul, sınıf düzeyi, kitap okuma sıklığı, okudukları roman sayısı, edinme biçimi, kitap seçme bilinci, amaçları ve okudukları roman türü ile roman tercihleri arasındaki ilişki saptanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın evrenini; Mersin ili, Yenişehir ilçesi ortaöğretim okullarında 9 ve 12. sınıf öğrencileri oluştururken örneklemini; 2022-2023 eğitim öğretim yılı 1. Döneminde, 5 değişik türde, 5 lisede, 9 ve 12.sınıfta okuyan toplam 266 öğrenci oluşturmuştur. Cinsiyet, okul düzeyi, okuma sıklığı, kitap seçme bilinci, öncelikli amaç ile roman okuma tercihi arasında ilişki bulunamamıştır. Popüler roman en çok Anadolu Lisesi’nde okunurken edebî roman, Sosyal Bilimler Lisesinde tercih edilmiştir. Yılda okunan kitap sayısı arttıkça okuyan kişi sayısında genel bir düşüş gözlenmiştir.&nbsp; Öğrenciler kitapları satın almayı daha çok tercih etmektedir. Popüler roman okuyanlarda en çok fantastik-bilim kurgu tercih edilirken edebî roman okuyanlarda toplumsal ve psikolojik türler, her ikisini de okuyanlar aşk romanları tercih edilmiştir. Edebî romanların bilgi birikimi istemesi, anlaşılmasının zor olması gibi sebeplerle daha az tercih edildiği görülmüştür. Gençlerde okuma anlama becerisinin geliştirilmesi, edebî romanlarla ilgili bilinç oluşturulması gibi yollarla bu roman türünün daha çok okunması sağlanabilir.</p> Bilge Berrak Bozca Emine YAVUZ ÇETİN Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 329 348 10.5281/zenodo.15720243 DAVULLARDA KULLANILAN DERİLER VE DERİLERİN MÜZİKTEKİ ÖNEMİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/75 <p>Davullar insanlık tarihinin en eski ve en yaygın kullanılan müzik aletlerinden biridir. Farklı kültürlerde ve coğrafyalarda çeşitli formlarda karşımıza çıkan davulların ortak noktası ses üretiminde ana malzeme olarak derinin kullanılmasıdır. Müzik aletine kültürel bir kimlik kazandırır. &nbsp;Davullarda kullanılan deri türleri arasında keçi derisi, dana derisi, koyun derisi, geyik derisi vb. geleneksel derilerin yanı sıra sentetik deriler gibi deriler de bulunmaktadır. Davulların ses karakteri kullanılan derinin türü, kalınlığı, gerginliği ve işlenme şekli gibi birçok faktöre bağlıdır. Derinin dayanıklılığı davulun kullanım ömrünü ve performansını etkiler. Özellikle açık hava performanslarında ve yoğun kullanımda dayanıklı deriler tercih edilir. Deri tabaklama, kurutma, gerdirme ve zımparalama gibi geleneksel teknikler derinin özelliklerini ve ses kalitesini iyileştirir. Kimyasal işlemler, mekanik gerdirme ve sentetik kaplamalar gibi modern teknikler ise derinin dayanıklılığını ve tutarlılığını artırır. Bu makale davullarda kullanılan derileri, derilerin müzikteki önemini ve ses kalitesine etkilerini inceleyerek, davulun kültürümüzdeki yeri ve önemine dikkat çekmek istemiştir.</p> Mustafa Oğuz Gök Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 349 359 10.5281/zenodo.15720269 II. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA TÜRKİYE-İNGİLTERE İLİŞKİLERİNİN TÜRK BASININA YANSIMALARI https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/82 <p><strong><u>&nbsp;</u></strong></p> <p>Türk-İngiliz ilişkileri 16.yüzyıl itibariyle gelişmeye başlamıştır. Sultan III. Murad’ın 15 Mart 1579’da Harborne aracılığıyla gönderdiği mektup ikili ilişkilerin resmileşmesi anlamında ilk adım olmuştur. William Harborne 1583 yılında İngiltere Osmanlı elçisi olarak atanmıştır. Karlofça Antlaşması ile iki ülke arasındaki ilişkiler farklı bir seviyeye taşınmıştır.&nbsp; Osmanlı Daimî Elçisi Yusuf Agaf Efendi, ilk Osmanlı daimî elçisi olarak Londra’ya atanmıştır.</p> <p>Birinci Dünya savaşı döneminde Osmanlı ve İngiltere’nin farklı taraflarda bulunması iki ülke arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirmiştir. Birinci Dünya savaşının ardından Musul sorunu ortaya çıkmıştır. Bu sorun İngiltere ve Türkiye arasında görüşülmüş ancak sonuç alınamamıştır. Bunun sonucunda Türkiye ve İngiltere Milletler Cemiyetinin kararlarını doğrudan kabul etmek yerine kendi aralarında anlaşmaya varılmıştır. Türkiye’nin 1936’da Milletler Cemiyetine katılması ve İngiltere ile ortak platformda iş yapması diplomatik ilişkileri güçlendirmiştir. 1937 yılında Nyon Konferansının ardından ilişkiler daha da güçlenmiştir. Ayrıca İsmet İnönü’nün İngiliz Veliahttı VI. Gorgenin 1937’de gerçekleşen taç giyme törenine katılmıştır. İkinci Dünya Savaşında ise söz konusu ülkelerin aynı tarafta savaşa katılması ilişkileri sağlamlaştırmıştır.</p> <p>İkinci Dünya Savaşı, Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal etmesiyle başlamıştır. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa, Almanya’ya savaş ilan etti. Türkiye, savaş dışı kalma politikasını sürdürürken, olası dış saldırılara karşı ittifak arayışlarına girmiştir. 8 Mayıs 1945 yılında, Almanya teslim olmuştur. Ağustos ayında ise ABD, Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombaları attı. Bunun sonucunda Japonya, 2 Eylül’de teslim olmuş ve savaş resmen sona ermiştir.</p> <p>İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan gelişmeler hem Türk basınında hem de yabancı basında geniş yer bulmuştur. Türk-İngiliz ilişkileri, askeri yardımlar ve Türkiye’nin savaşa dahil olması için düzenlenen konferanslar Türk basınında sıkça dile getirilmiştir. Ancak savaş sırasında İngiltere’nin sağladığı ekonomik destekler, savaşın sona ermesiyle birlikte kesilmiş ve bu durum iki devlet arasında soğuk rüzgarların esmesine neden olmuştur.</p> Hatice Kızıltaş Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 360 383 10.5281/zenodo.15720287 MEDENİ USUL HUKUKU İLKELERİ VE İLETİŞİM YÖNÜNDEN E-DURUŞMA SİSTEMİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/84 <p style="font-weight: 400;">Teknolojik gelişmeler son yıllarda özel sektörden kamu sektörüne, hukuktan eğitime kadar hayatımızın her alanına entegre olmuş durumdadır. İçinde ülkemizin de yer aldığı birçok ülkede hukuk ve yargı sistemlerinde geleneksel metotlar terk edilmekte ve onun yerine teknolojik gelişmelere entegre sistemler yürürlüğe girmektedir.</p> <p style="font-weight: 400;">Türk hukuk sisteminde Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kanalıyla giderek daha fazla teknoloji kullanımı ve dolayısıyla bu kullanımdan kaynaklı sorunlar yargının gündemini oluşturmaktadır. UYAP; adil, güvenli ve hızlı yargı sistemi oluşturma amacına yönelik e-Devlet uygulamasının içinde yer alan bir elektronik adalet sistemidir. İçinde e‑Duruşmanın da yer aldığı UYAP bilişim sistemi, yargılama sistemine şeffaflık, adalet, doğruluk, etkinlik ve tutarlılık getirdiği gibi, işgücünden ve maliyetten tasarruf sağlamaya ve usulsüzlükleri de önlemeye yöneliktir. Türk Medeni Usul Hukukunda asıl olan fiziki ortamda duruşma yapılmasıdır. Ancak mevzuatımız koşulların mevcut olması halinde e‑Duruşmanın yapılmasına da olanak tanımıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yönünden duruşmalarda bireylerin etkili iletişim kurması adli süreçlerin hızlı ve efektif şekilde sonuçlanmasında oldukça önemlidir.</p> <p style="font-weight: 400;">Çalışmamızda HMK kapsamında yapılmakta olan e-Duruşma sisteminin iletişim yönünden değerlendirilmesi yapılarak, tarafların etkili iletişim becerileri kazanmaları ve aynı doğrultuda e-Duruşma sürecinde temel ilkelerin korunması amaçlanmaktadır. Zira e-Duruşma uygulamasının geliştirilmesi planlanırken doğrudanlık, hukuki dinlenilme, adil yargılanma, sözlülük ilkesi gibi medeni usul hukukunun ilkelerinin etkin şekilde korunması hukuk sisteminin güvenirliği için her koşulda ana hedef olmalıdır.</p> Ensar Lokmanoğlu Özlem Bora Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 384 396 10.5281/zenodo.15720309 ŞÖHRET DOĞRUYOL SAĞBAŞ’IN ÇOCUK KİTAPLARININ ÇOCUK EDEBİYATININ TEMEL ÖGELERİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/85 <p>Çocuk edebiyatı; çocukların bulunduğu gelişim dönemlerine uygun bir şekilde onlara perspektif alma, içinde bulunduğu toplumun evrensel, millî değerleri içselleştirmek ve temel dil becerilerine katkı sağlamak için ortaya koyulmuş eserlerin oluşturduğu bir alandır. Bu çerçevede üretilen hiçbir eser çocuktan bağımsız düşünülemez ve çocuğa uygun olarak ortaya koyulmalıdır. Bu çalışmanın amacı da Şöhret Doğruyol Sağbaş’ın çocuklara yönelik yazdığı çocuk kitaplarının çocuk edebiyatının temel ögeleri bakımından incelenmesidir. Çocuk edebiyatının temel öğeleri dış yapı özellikleri; büyüklük, kâğıt, kapak-cilt, sayfa düzeni, harfler, iç yapı özellikleri; karakter, konu, ileti, dil ve anlatım ve temel eğitim ilkeleri altında üç aşamada incelenebilir (Sever vd. 2007). Çalışma, nitel bir araştırmanın ürünü olup tarama modeline göre yürütülmüştür. Ütopyaya Yolculuk, Distopyaya Yolculuk, Androtopyaya Yolculuk, Tuhaf Bilimler Akademisi ve Tuhaf Bilimler Akademisi II eserleri incelenmiştir. Bulguların analiz edilme noktasında betimsel analiz yöntemi tercih edilmiştir. Netice olarak eserlerin dış ve iç yapı özellikleri (boyut, kâğıt türü, kapak-cilt, sayfa düzeni, harfler ve resim) çocuk edebiyatı yapıtlarında bulunması gereken temel ögelere uygun niteliktedir. Görseller açısından bakıldığında kullanılan görsellerin içerikle uygun olduğu saptanmıştır. Eserlerde üstünde durulan konu, verilmek istenilen mesajı karşılamakla birlikte çocukların gelişimini olumsuz yönde etki edecek şekilde verilmemiştir. Bununla birlikte hitap ettiği kitlenin söz varlığını zenginleştirecek niteliktedir. Son olarak dil ve anlatım açısından değerlendirildiğinde eserlerde çocukların okuduklarını anlamasını, zihinde yapılandırma süreçlerini zorlaştıracak bir tutum söz konusu değildir. Bunların yanı sıra eserlerin sonunda yer alan ve konularla bağlantılı oluşturulmuş tiyatro metinleri, bestelenmiş şarkılar çocukların farklı yönlerdeki gelişimleri için Türkçe dersi kapsamında kullanılabilir.</p> Mersiye Yılmaz Aslan Musa DEMİR Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 397 411 10.5281/zenodo.15720338 Cengiz Aytmatov'un Toprak Ana Romanında Üreten ve Tüketen Değerler https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/87 <p>Kırgız edebiyatının başarılı bir sanatçısı olan Cengiz Aytmatov, eserlerinde sadece Kırgız Türklerinin geçmişini aydınlatmakla kalmamış, yapıtları üzerinden tüm dünyaya Türk toplumunun sesini duyurmak istemiştir.Sovyetler Birliği dönemindeki Türk coğrafyası iktisadi, siyasi, içtimai ve kültürel değerleri eserlerinin temelini oluşturmuştur.Aytmatov, <em>Toprak Ana</em> adlı yapıtında bizzat yaşadığı olayları, 2. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkileri ile tüketen değerlerini; Sovyetler Birliği Dönemi’nin gerçeklerini Marksist felsefe etrafında, Toprak Ana ve Tolganay Ana vasıtasıyla üreten toplumu edebi değer çerçevesinde sunmuştur.Üretim değerleri olarak: emek, makineleşme, olumlu kahramanlar ve kolhoz ele alınır. Tüketen değerler; savaş, ölüm, açlık-yozlaşma, umutsuzluk ve sömürüdür. Emekçi ve işçi sınıfın sosyalist ideoloji etrafında olağanüstü üretim çabası, roman boyunca işlenen temel konudur. Üreten kesimin bütün olumsuzluklara rağmen sabretmesi ve geleceğe umutla bakması tüketen değerlerin yıkıcı etkisini azaltamamıştır.2. Dünya Savaşı’nın toplum üzerindeki tüketici etkileri; can kayıpları, cephe gerisindeki halkın acıları, üretim yapamayan çiftçinin açlıkla imtihanı, sefaletin getirdiği ahlaki çöküntü kuvvetli şekilde gözler önüne serilir. Eserde “kolhozlar” bir yandan işçi ve emekçinin çalışma alanı olup üretime destek olurken; bir yandan da kıtlık döneminde ağır çalışma şartlarının halk üzerindeki baskıcı tarafı olarak tüketici değer konumunda olmuştur. Kozmopolit bir devlet yapısına sahip olan Sovyetler Birliği,&nbsp; idealize ettiği sosyalist yönetim anlayışı ile çatısı altındaki milletlerin yüklerini daha da artırmıştır. Savaşan askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak uğruna cephe gerisindeki halk, maddi ve manevi büyük kayıplarla mücadele etmiştir.</p> <p><strong>Anahtar Kelimeler: </strong>Cengiz Aytmatov, Toprak Ana, Marksizm, Üretim, Tüketim</p> <p>&nbsp;</p> Zekiye Paker Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 412 427 10.5281/zenodo.15720362 Yeme Bozukluklarında Aile ve Çocukluk Deneyimleri Üzerine Bir Derleme https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/92 <p>Yeme bozukluğu, bireyin fiziksel sağlığını, psikolojik işlevselliğini ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyen, yeme davranışlarında ciddi bozulmalarla karakterize edilen psikiyatrik bir bozukluk grubudur. Bu derleme çalışmasının amacı Yeme Bozukluğu tanısı almış bireylerde aile ve çocukluk deneyimlerinin rolünü incelemektir. Yapılan çalışmada derleme yöntemi kullanılmış, herhangi bir ölçek kullanımı ya da saha çalışması yapılmamıştır. Bu çalışmanın incelenmesinde Google Akademik veri tabanındaki makaleler, YÖK Tez’deki tezler ve konuyla ilgili kitaplar incelenmiştir. İncelenen kaynaklar sonucunda Yeme Bozukluklarında aile ve çocukluk deneyimlerinin rolünün önemli olduğu, özellikle erken dönemde yaşanan travmaların ve aile işlevselliğinin önemi vurgulanmıştır. Yeme bozuklukları, yalnızca bireysel psikolojik faktörlerle değil; aynı zamanda erken dönem yaşantılar, aile içi etkileşimler ve duygusal düzenleme becerileri ile de yakından ilişkilidir. Bu doğrultuda yapılan derleme çalışmasında, çocuklukta yaşanan duygusal, fiziksel ve cinsel travmaların; düşük benlik saygısı, beden algısı bozukluğu ve aleksitimi gibi risk faktörleriyle birlikte yeme bozukluklarının ortaya çıkışında önemli rol oynadığı belirlenmiştir. İncelenen araştırmalar, aile içi işlevsizlik, ebeveynin psikolojik kontrolü ve bağlanma sorunlarının da yeme davranışlarını olumsuz etkileyebileceğini göstermektedir. Bu bağlamda, yeme bozukluklarının önlenmesi ve tedavisinde yalnızca bireysel müdahalelerin değil, aile temelli yaklaşımların da dikkate alınması gerektiği vurgulanmaktadır.</p> Işıl Ünüvar Meryem Karaaziz Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 428 455 10.5281/zenodo.15720392 BİR DAMLA FARK YARATIR: SU TASARRUFU VE ÇEVRE DUYARLILIĞI HAREKETİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/93 <p>Bu çalışma, lise öğrencilerinde su tasarrufu ve çevre duyarlılığı konularında farkındalık oluşturmayı amaçlamıştır. Karma yöntem kullanılmış; nitel boyutta durum çalışması, nicel boyutta ise kontrol grupsuz yarı deneysel desen tercih edilmiştir. Yarı deneysel işlem öncesinde ön test, etkinlikler sonrasında ise son test uygulanmıştır. Çalışmanın evrenini Çorum il merkezindeki ortaöğretim öğrencileri, örneklemini ise basit tesadüfi örnekleme ile seçilen bir kız proje okulundaki 86 öğrenci oluşturmuştur. Katılımcılara su tasarrufu ve çevre duyarlılığı konulu sunumlar yapılmış; afiş ve infografikler hazırlanarak bilgilendirme etkinlikleri gerçekleştirilmiştir. Okulda oluşturulan su toplama alanlarında biriken sular düzenli aralıklarla ölçülmüş ve bitkilerin sulanmasında kullanılmıştır. Farkındalık süreci kapsamında bir web sitesi tasarlanarak proje yaygınlaştırılmıştır. Veriler SPSS Statistics 26 programı ile analiz edilmiş; tanımlayıcı istatistiklerin ardından, verilerin normal dağılıma uygun olduğu belirlenerek parametrik testler tercih edilmiştir. Ön-son test puanları ilişkili gruplar t testiyle; sınıf düzeylerine göre farklılıklar ise Anova testiyle incelenmiş, anlamlı fark görülen durumlarda Games-Howell testi uygulanmıştır. Ön test puanlarında sınıf seviyelerine göre anlamlı fark olduğu, son test puanlarının daha yüksek çıktığı ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Süreç ilerledikçe toplanan su miktarının azaldığı gözlemlenmiştir. Elde edilen bulgular, öğrencilerin yalnızca ihtiyaç duyduğu kadar su tüketmeye başladığını, tasarruf bilincinin geliştiğini ve su tasarrufu ile çevre duyarlılığına yönelik farkındalığın oluştuğunu göstermektedir. Ayrıca tasarrufun ülke ekonomisine katkı sağlayabileceği vurgulanmıştır.</p> Çağlar AKTÜRK Asu CİHAN Zeynep Nur ÖZGÜN Fatma Kerime AKTÜRK Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 456 471 10.5281/zenodo.15720731 LİSE ÖĞRENCİLERİNDE SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ VE ÖZNEL İYİ OLUŞ İLİŞKİSİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/94 <p>Bu araştırmada, lise öğrencilerinde sağlıklı yaşam biçimi ile öznel iyi oluş arasındaki ilişkinin ayrıntılı olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada ilişkisel tarama deseni uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini, 2024-2025 eğitim öğretim yılında Çorum il merkezindeki devlet okullarında öğrenim gören lise öğrencileri; örneklemini ise 227 kız ve 198 erkek olmak üzere toplam 425 lise öğrencisi oluşturmaktadır. Veriler, Ergenler İçin Sağlıklı Yaşam Tarzı İnanç Ölçeği ve Ergen Öznel İyi Oluş Ölçeği aracılığıyla çevrimiçi formlar üzerinden elde edilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 26.0 programından faydalanılarak detaylı biçimde analiz edilmiştir. Çarpıklık ve basıklık değerlerine bakılarak normal dağılım özellikleri incelenmiş, dağılımın normal olduğu belirlendikten sonra parametrik testler tercih edilmiştir. Demografik bilgilere göre iki grup için ilişkisiz gruplar t testi ve ikiden fazla grup için ilişkisiz gruplar Anova testi uygulanarak karşılaştırma yapılmıştır. Anlamlı farklılık durumlarında Post Hoc karşılaştırma testleri yapılmış; Levene testi ile varyansların homojenliği incelenmiş, homojenlik durumuna göre Tukey veya Games-Howell testlerinden uygun olanı kullanılmıştır. Sağlıklı yaşam biçimi ve öznel iyi oluş arasındaki ilişki Pearson Korelasyon Analizi ile değerlendirilmiş ve sonuçlar grafikle görselleştirilmiştir. Yaş, okul türü, sınıf düzeyi, spor yapma sıklığı ve beslenme alışkanlığına göre anlamlı farklılıklar elde edilmiştir. Değişkenler arasında pozitif yönde ve yüksek düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmış; elde edilen bulgular tartışılarak çeşitli öneriler sunulmuştur.</p> Çağlar AKTÜRK Emine Rana KAYA Ebrar Su KILIÇ Fatma Kerime AKTÜRK Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 472 492 10.5281/zenodo.15720765 OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARDA SOSYAL BECERİLERİN GELİŞTİRİLMESİNDE SOSYAL ÖYKÜLERİN ROLÜ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/99 <p>Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarını etkileyen nörogelişimsel bir durumdur. OSB’li bireylerin sosyal becerileri geliştirme konusunda yaşadıkları zorluklar, bu bireylerin toplum içinde daha bağımsız ve etkin bir şekilde yaşamalarını zorlaştırmaktadır. Sosyal becerilerin, çocukların sosyal etkileşimlerde bulunmalarını, toplumsal normları öğrenmelerini ve çevreleriyle sağlıklı ilişkiler kurmalarını sağlamada kritik bir rol oynadığı bilinmektedir. Bu bağlamda, sosyal beceri öğretimi, otizmli bireyler için önemli bir eğitim stratejisi olarak öne çıkmaktadır. Araştırmada sosyal öykülerin, bireylerin sosyal becerilerinin gelişmesine ve toplumsal uyumlarını artırmaya nasıl yardımcı olduğu, öykülerin çeşitli sosyal etkileşimlerde ve sosyal ortamlarda nasıl kullanılabileceği detaylandırılacaktır. Ayrıca, sosyal öyküler ile yapılan araştırmaların bulguları doğrultusunda, bu yöntemin etkinliğine ilişkin önemli gözlemler ve sonuçlar sunulacaktır.<br>Bu çalışmanın amacı, Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısı almış bireyler için etkili bir eğitim aracı olan sosyal öykülerin kullanımını incelemektir. Çalışma, sosyal öykülerin sosyal beceri öğretimindeki etkinliğine dair literatür taramaları ve araştırmaların bulguları doğrultusunda öğretmenler, terapistler ve aileler için önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır. Son olarak, sosyal öykülerin sınırlılıkları üzerinde de durulacak ve bu sınırlamaları aşabilmek için önerilen stratejiler sunulacaktır. Bu sayede, sosyal öykülerin otizmli çocukların eğitim süreçlerine nasıl entegre edilebileceği ve bu yöntemin öğrenme süreçlerine katkısı ele alınacaktır. Bu çalışmanın diğer bir amacı ise sosyal öykülerin sınırlılıklarını ortaya koyarak, bu sınırlamaları aşmak için geliştirilebilecek stratejiler üzerinde durmaktır. Özellikle, sosyal öykülerin farklı bireylerin öğrenme ihtiyaçlarına ve gelişimsel seviyelerine göre uyarlanmasının gerekliliği vurgulanacak ve bu süreçte karşılaşılan zorluklar ele alınacaktır.<br>Sonuç olarak, bu çalışma, otizmli bireylerin sosyal becerilerinin geliştirilmesinde sosyal öykülerin rolünü kapsamlı bir şekilde incelemeyi amaçlamakta olup, uygulayıcılar ve araştırmacılar için sosyal öykülerin öğretim süreçlerine nasıl daha etkili bir şekilde entegre edilebileceği hakkında bilgiler sağlamayı hedeflemektedir. Bu araştırma ve daha önce yapılan diğer çalışmalar, Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanısı almış çocukların sosyal becerilerini sosyal öyküler gibi öğretim uygulamalarıyla geliştirebileceklerini ortaya koymuştur.<br>Anahtar kelimeler: Otizm spektrum bozukluğu, sosyal beceri öğretimi, sosyal öykü<br><br></p> Serkan NACAK Fatma Ebru İKİZ Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 493 515 10.5281/zenodo.15720784 OKUL ÖNCESİ DÖNEMDEKİ ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN DAVRANIŞ PROBLEMLERİ ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALARIN İNCELENMESİ: NİTEL BİR ARAŞTIRMA https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/100 <p>Okul öncesi dönemdeki çocuklarda görülen davranış problemleri, hem çocukların psikososyal gelişimini hem de okulda<br>ve evdeki genel uyumlarını olumsuz yönde etkileyen önemli bir konudur. Okul öncesi dönem, çocukların kişiliklerinin<br>şekillendiği, duygusal ve sosyal becerilerinin gelişmeye başladığı kritik bir evre olarak tanımlanabilir. Bu dönemde,<br>çocukların agresyon, dürtüsellik, kaygı, çekingenlik gibi davranış sorunları göstermesi, onların sosyal ilişkilerinde<br>zorluklar yaşamasına ve duygusal gelişimlerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Çocuklar, okul öncesi dönemde<br>ailelerinden, öğretmenlerinden ve arkadaşlarından aldıkları geribildirimlerle davranışlarını şekillendirirler. Bu dönemde,<br>davranış problemleri gösteren çocuklar, ilerleyen yaşlarda daha karmaşık psikolojik sorunlar geliştirebilirler.<br>Dolayısıyla, bu dönemdeki davranış problemlerinin erken dönemde tespit edilip, uygun müdahalelerle çözülmesi,<br>sadece o anki zorlukların aşılmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda çocuğun uzun vadeli psikolojik sağlığını<br>da etkileyebilir. Erken müdahale, çocukların sosyal becerilerini geliştirmelerine, daha sağlıklı duygusal ilişkiler<br>kurmalarına ve psikolojik dayanıklılıklarını artırmalarına katkı sağlar.<br>Bu çalışmanın amacı, okul öncesi dönemdeki çocuklarda görülen davranış problemleri üzerine gerçekleştirilen önceki<br>araştırmaları sistematik bir biçimde incelemektir. Literatür taraması yöntemiyle yürütülen bu araştırma kapsamında,<br>Türkiye’de ve uluslararası alanda yapılmış yüksek lisans ve doktora tezleri ile hakemli dergilerde yayımlanan makaleler<br>değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda, okul öncesi dönemde yaygın olarak gözlenen davranış<br>problemlerinin saldırganlık, içe kapanıklık, uyumsuzluk, dikkat dağınıklığı ve dürtüsellik gibi çeşitli biçimlerde ortaya<br>çıktığı belirlenmiştir. Bu problemlerin oluşumunda yalnızca çocuğun bireysel özelliklerinin değil; aynı zamanda aile<br>yapısı, ebeveyn tutumları, öğretmen yaklaşımları, sosyoekonomik koşullar ve çevresel faktörlerin önemli rol oynadığı<br>görülmüştür.<br>Çalışmada, özellikle aile içi iletişim kalitesi, akran ilişkileri, dijital medya kullanımı ve öğretmenlerin sınıf yönetimi<br>becerileri gibi değişkenlerin davranış problemleri üzerindeki etkileri detaylı olarak ele alınmıştır. Ayrıca, öğretmen ve<br>ebeveynlerin uyguladığı müdahale stratejilerinin çocukların problem davranışlarını azaltmada ne ölçüde etkili olduğu da<br>analiz edilmiştir. Bulgular, davranış problemlerinin çok yönlü neden-sonuç ilişkileri çerçevesinde ele alınması<br>gerektiğini ortaya koymaktadır.<br>Sonuç olarak, erken çocukluk döneminde ortaya çıkan davranış problemlerinin önlenmesi ve uygun müdahale<br>yöntemlerinin geliştirilmesi için aile, öğretmen ve uzmanların iş birliği içerisinde çalışması gerektiği vurgulanmaktadır.<br>Bu bağlamda, elde edilen bulgular hem kuramsal bilgi birikimine katkı sağlamakta hem de uygulayıcılara rehberlik<br>edecek nitelikte öneriler sunmaktadır.<br>Anahtar kelimeler: Okul öncesi dönem, davranış problemleri, psikososyal gelişim, erken müdahale, psikososyal<br>gelişim</p> Serkan NACAK Fatma Ebru İKİZ Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 516 539 10.5281/zenodo.15720831 AİLE DEĞERLERİNİN OYUN TERAPİSİNDEKİ ETKİSİ: ÇOCUKLARIN İLETİŞİM BECERİLERİ VE PROBLEM ÇÖZME YETENEKLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/102 <p>Oyun terapisi, çocukların duygusal ve davranışsal gelişimlerini destekleyen etkili bir psikoterapi yöntemidir. Çocuklar, oyun aracılığıyla duygusal deneyimlerini ifade etme, sorun çözme becerilerini geliştirme ve sosyal ilişkilerini düzenleme fırsatı bulurlar. Bu terapötik sürecin etkinliği, birçok faktöre bağlı olarak değişmektedir. Aile değerlerinin oyun terapisi sürecindeki rolü, çocukların iletişim becerileri ve problem çözme yeteneklerinin gelişiminde önemli bir etkendir. Ailenin tutumları, değerleri ve çocukla kurduğu ilişkiler, terapötik sürecin kalitesini ve başarısını doğrudan etkileyebilir.</p> <p>Bu araştırmada, aile değerlerinin oyun terapisi üzerindeki etkisi incelenmiştir. Ailelerin çocuklarının duygusal gelişimlerine katkı sağlamak için terapötik sürece nasıl dahil olabilecekleri ele alınmıştır. Oyun terapisi sırasında aile değerlerinin, özellikle iletişim becerileri ve problem çözme yetenekleri üzerine olan etkileri incelenmiştir. Araştırmalar, çocukların ailelerinden aldıkları değerlerin, onların oyun terapisi sırasında daha sağlıklı bir şekilde duygusal ifadelerde bulunmalarına ve sosyal ilişkilerinde daha etkili iletişim kurmalarına olanak tanıdığını göstermektedir. Ayrıca, ailelerin oyun terapisine katılımı, çocukların karşılaştıkları problemlere yönelik çözüm odaklı düşünme ve davranışlarını şekillendirme noktasında önemli bir rol oynamaktadır.</p> <p>Ailelerin terapötik sürece aktif katılımı, çocukların empati kurma, duygusal zeka geliştirme ve sosyal beceriler kazanma sürecini güçlendirir. Bu bağlamda, aile içindeki değerlerin, çocukların oyun terapisine entegrasyonu, terapi sürecinin verimliliğini artırabilir. Çocukların oyun sırasında aileleriyle kurduğu iletişim, onların problem çözme becerilerini güçlendirebilir, aynı zamanda duygusal ve davranışsal gelişimlerine de katkı sağlar. Ailelerin oyun terapisine verdiği değer, terapistlerle çocuk arasında güvenli bir bağın kurulmasına yardımcı olabilir ve çocukların terapötik süreçlere daha açık olmasını sağlayabilir.</p> <p>Sonuç olarak, aile değerlerinin oyun terapisi sürecindeki etkisi, çocukların iletişim becerileri ve problem çözme yeteneklerinin gelişiminde kritik bir faktördür. Ailelerin bu süreçte bilinçli bir şekilde yer alması, çocukların duygusal gelişimlerini destekleyen ve onların yaşamlarında kalıcı olumlu değişiklikler yaratan bir ortam oluşturulmasına katkı sağlayabilir. Oyun terapisi, aile değerleriyle bütünleştiğinde çocukların davranışsal ve duygusal iyileşme süreçleri daha etkili bir şekilde gerçekleşir.</p> ABDÜLKADİR AY Serkan NACAK Fatma Ebru İKİZ Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 540 550 10.5281/zenodo.15720870 TEK EBEVEYNLİ ÇOCUKLARDA BAĞLANMA SORUNLARI VE PSİKOLOJİK DANIŞMANIN ROLÜ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/103 <p>Tek ebeveynle büyüyen çocukların bağlanma stilleri, hem psikolojik gelişimlerini hem de sosyal ilişkilerini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu bağlamda, tek ebeveynli ailelerin çocukları, aile içindeki dinamiklerin farklı olmasından dolayı bağlanma tarzları açısından özel bir dikkat gerektirir. Bağlanma teorisi, çocukların erken yaşlarda ebeveynleriyle kurduğu ilişkilere dayanarak duygusal, sosyal ve psikolojik gelişimlerinin şekillendiğini öne sürer. Tek ebeveynli ailelerde, çocuğun yaşadığı bağlanma türü, ebeveynin hem duygusal hem de fiziksel olarak çocukla ne kadar etkileşimde bulunduğu, ebeveynin psikolojik dayanıklılığı ve destek ağlarının gücü gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ayrıca, tek ebeveynli çocuklar daha fazla stres ve duygusal travma yaşayabilirler, bu da onların bağlanma stillerini etkileyebilir.<br>Psikolojik danışmanların etik yaklaşımları, bu çocukların bağlanma stillerini anlamada ve uygun müdahale stratejileri geliştirmede büyük önem taşır. Danışmanlar, çocuğun yaşadığı travmaların ve yaşadığı stresin etkilerini göz önünde bulundurarak, güvenli bir bağlanma ortamı yaratmaya odaklanmalıdır. Ayrıca, ebeveynin desteklenmesi ve çocukla sağlıklı iletişimin artırılması, bağlanma stillerinin iyileştirilmesinde önemli bir rol oynar. Müdahale stratejileri, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını anlamaya yönelik olmalı, bireysel ve grup terapileri ile desteklenmelidir. Bu süreçte, danışmanların etik sorumlulukları, çocuğun gizliliğini korumak, uygun yönlendirmelerde bulunmak ve çocuğun psikolojik sağlığını gözetmek şeklinde şekillenir. Ayrıca, danışmanlar, ebeveynleri eğiterek, ailenin duygusal ihtiyaçlarını karşılayacak yapılar geliştirmeyi amaçlar. Bu tür bir yaklaşım, tek ebeveynli ailelerdeki çocukların psikolojik gelişimlerini daha sağlıklı ve dengeli hale getirebilir.<br>Bu çalışmanın amacı, tek ebeveynle büyüyen çocukların bağlanma stillerini incelemek ve bu bağlanma stillerinin çocukların psikolojik gelişimi üzerindeki etkilerini ele almaktır. Ayrıca, bu çocuklar için psikolojik danışmanın etik yaklaşımlarını belirleyerek, danışmanların uygun müdahale stratejileri geliştirmelerine yardımcı olmayı hedeflemektedir. Çalışma, tek ebeveynli ailelerde yetişen çocukların yaşadıkları bağlanma güçlüklerini anlamak, bağlanma stillerinin olumsuz etkilerini en aza indirmek ve çocukların psikolojik iyilik halini artırmak amacıyla rehberlik sunmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, danışmanların etik sorumlulukları ve tek ebeveynli ailelerin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi gereken psikolojik müdahaleler tartışılacaktır. </p> Ceren Aykaç Serkan NACAK Fatma Ebru İKİZ Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 551 568 10.5281/zenodo.15720908 TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU VE EMDR TERAPİSİ ÜZERİNE BİR DERLEME https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/104 <p style="font-weight: 400;">Bu çalışmada travma sonrası stres bozukluğu ve emdr terapisi üzerine derleme bir makale çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmada travma sonrası büyüme ve emdr terapisinin arasında ki ilişki incelenmiştir.&nbsp; Çalışmada literatürde yer alan, güncel ve eski kaynaklar bir arada kullanılmıştır. Çalışmada veriler elde edilmek için Google akademik ve ulusal tez veri tabanı olan YÖK TEZ kullanılmış ve literatürde yer alan yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanılmıştır. Bu araştırmada derleme makale yöntemi kullanılarak verilere ulaşılmıştır. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ya da posttravmatik stres bozukluğu (PTSD), kişiyi derinden etkileyen travmatik bir olayın ardından gelişen; olayın zihinde sıkça canlanması, rüyalarda tekrar yaşanması, olayla ilişkili durumlardan kaçınma ve yoğun kaygı, huzursuzluk, aşırı tetikte olma gibi belirtilerle seyreden bir anksiyete bozukluğudur. EMDR terapisi, danışanın travmatik yaşantılarını yeniden işlemesine yardımcı olmak amacıyla yapılandırılmış sekiz aşamalı bir süreci izler. Bu terapi sürecinde, kişi geçmişte yaşadığı travmatik olayı zihninde canlandırırken, terapist tarafından yönlendirilen çift yönlü uyarımlar – örneğin göz hareketleri, ritmik dokunuşlar ya da sesler kullanılarak zihinsel ve duygusal işleme desteklenir. Çalışmanın amacı derleme makale yöntemi kullanılarak literatürde yer alan travma sonrası stres bozukluğu ve emdr terapisi üzerine yapılan çalışmalar incelenmiştir.</p> Cansu Şen Meryem Karaaziz Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 569 583 10.5281/zenodo.15720943 “GİZLİ SAYILAR” FİLMİNİN İŞ PSİKOLOJİSİ BAĞLAMINDA MOBBİNG KAVRAMIYLA İNCELENMESİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/106 <p><span class="TextRun SCXW44279787 BCX0" lang="TR-TR" xml:lang="TR-TR" data-contrast="auto"><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">“</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">İş </span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">psikolojisi</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">”</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">çalışma</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> yaşamındaki çalışanın davranışlarını gözlemleyen ve </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">psikolojik ilkeleri çalışan </span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">seçimi,değerlendirilmesi,eğitilmesi;</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">çalışma</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> şartları ve iş motivasyonu gibi </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">alanlarda iş</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> yaşamına yönelik psikolojik prensipleri uygulayan</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> bir psikoloji</span> <span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">disiplin</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">i</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">dir</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">(</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">American</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Psychological</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> Association,2018)</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">.</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Orjinal</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> adı “</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Hidden</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Figures</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">” olan </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">“Gizli Sayılar”&nbsp;</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> filminde iş psikolojisi kavramlarından biri olarak değerlendirilen “mobbing” kavramı</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">nı örneklendiren sahneler</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">incelenmiştir.”Gizli</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> Sayılar” </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">Margot Lee </span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Shetterly’nin</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> aynı adla yayımlanmış olan kitabından u</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">yarlanan </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">Amerikan yapımı</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> biyografik-dram türünde</span> <span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">bir</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">filmdir.</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Film</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> 2016 yılında</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> Theodore </span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Melfi</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> yönetmenliğinde </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">yayı</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">mlanan,</span> <span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">19</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">60’lı yılların </span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">amerikasında</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> cinsiyet eşitsizliği ve ırkçılığın </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">hakim</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> olduğu bir dönemde </span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">geçmektedi</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">r</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Film</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Nasa</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">’nın</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> uzay </span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">programında</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">,</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">matemat</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">ik,mühendisli</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">k</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> ve programlama alanlarında çalışa</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">n</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">afro-amerika</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">n</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> matematikçiler </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">Katherine Johnson, Dorothy Vaughan ve Mary Jackson'ın&nbsp;</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Nasa’nı</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">n</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> en büyük operasyonu olan ilk Amerikalı astronot&nbsp; John</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Gleen’i</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">n</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> uzaya gönderilmesine kadar büyük rol oynadıkları </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">zorlu </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">süre</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">c</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">i</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">işlemektedir</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">.</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Ü</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">ç</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> matematikçinin bu süreçte</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">uğradıkları,çoğunluğ</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">u</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> ayrıştırma temelli </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">davranışları içeren f</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">ilmde</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> iş psikolojisi </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">kavramlarından mobbing davranışlarını</span> <span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">örneklendiren sahneler analiz</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">edilmiştir.</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">Çalışmad</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">a</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> nitel araştırma yöntemlerinden olan</span> <span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">döküma</span><span class="NormalTextRun SpellingErrorV2Themed SCXW44279787 BCX0">n</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> analizi </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">kullanılmış</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">tır</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> aynı zamanda </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">gizli sayılar filminin analiz </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">edilip iş</span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0"> psikolojisi </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">çerçevesinde </span><span class="NormalTextRun SCXW44279787 BCX0">incelenerek literatüre katkıda bulunulması amaçlanmıştır.</span></span><span class="EOP SCXW44279787 BCX0" data-ccp-props="{}">&nbsp;</span></p> Damla Rana Altunay Meryem Karaaziz Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 584 590 10.5281/zenodo.15720987 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİNİN İNCELENMESİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/107 <p>Öz düzenleme, insanların duygu, düşünce, dürtü, dikkat ve davranışlarını kontrol etmesi ve düzenlemesidir. Okul öncesi dönem, çocukların akademik ve sosyal gelişimleri için çok önemli olan öz düzenleme becerilerinin gelişimi açısından kritik bir dönemdir. Bu dönemde çocukların öz düzenleme becerilerinin gelişiminde kolaylaştırıcı olarak öğretmenler önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle araştırmada okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin öz düzenleme becerilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma tarama (betimsel) modelindedir. Araştırmada 2024-2025 eğitim öğretim yılında Batman’da bulunan okul öncesi öğretmenlerinden kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle gönüllük esasına uygun olarak seçilen 323 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu ve Alakoç, Soydan ve Akış (2023) tarafından geliştirilip geçerlik ve güvenirliği yapılan “<em>Öz Düzenleme Bilgi, Tutum ve Öz Yeterlilik Ölçeği</em>” kullanılarak toplanmıştır. Kişisel bilgi formunda öğretmenlerin “cinsiyet, yaş, kurum türü, öğrenim düzeyi, çocuk sayısı ve mesleki kıdem” ile ilgili bilgiler sorulmuştur. <em>Öz Düzenleme Bilgi, Tutum ve Öz Yeterlilik Ölçeği ise </em>beşli likert tipi “kesinlikle katılıyorum, katılıyorum, kararsızım, katılmıyorum ve kesinlikle katılmıyorum” 25 madde üç alt boyuttan oluşmaktadır.&nbsp; Araştırmadan elde edilen veriler SPSS programında t-Testi ve tek yönlü varyans analizi (anova) ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerin öz düzenleme becerilerinin cinsiyet, yaş, kurum türü, öğrenim düzeyi ve çocuk sayısı değişkenine göre anlamlı farklılık görülmezken; öğretmenlerin mesleki kıdemine göre anlamlı bir farklılık bulunmuştur.&nbsp;&nbsp;</p> ELİF ÖĞÜCÜ Vedat BAYRAKTAR Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 591 603 10.5281/zenodo.15721033 OKYANUS ON YILI” OYUNUNUN BİLSEM ÖĞRENCİLERİNİN OKYANUSLAR HAKKINDA BİLGİ BİRİKİMİNE VE GÖRÜŞLERİNE OLAN ETKİSİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/109 <p>Okyanuslar, adil ve sürdürülebilir bir gezegenin anahtarını elinde tutmaktadır. 5 Aralık 2017 tarihinde, Birleşmiş Milletler, Sürdürülebilir Kalkınma için Okyanus On Yılı’nı ilan etmiştir. Okyanus On Yılı 2021'den 2030'a kadar gerçekleştirilecektir. Sürdürülebilir kalkınma için dönüştürücü okyanus bilimi çözümleri, insanları ve okyanusumuzu birbirine bağlamaktadır. Bu araştırmada, araştırmacılar tarafından tasarlanan “Okyanus On Yılı” oyunu ile katılımcıların okyanuslar, okyanuslarda yaşayan canlılar ve okyanusların korunması konularında var olan bilgi birikiminde istatiksel olarak anlamlı bir değişim olup olmadığı ve “Okyanus On Yılı” oyunu ile katılımcıların okyanuslar, okyanuslarda yaşayan canlılar ve okyanusların korunması konularında görüşlerindeki etkisi araştırılmaktadır. Karma yöntemin kullanıldığı araştırmada nicel yöntem olarak ön test - son test tek gruplu deneysel desen ile nitel yöntem olarak yarı yapılandırılmış görüşme kullanılmıştır. Uygun örneklem ile seçilen katılımcılardan elli bir katılımcıya&nbsp; bilgi testi ön test olarak uygulanmış, uygulama yapılmış ve uygulama sonunda son test uygulanmıştır. Katılımcılardan gönüllü olan yirmi beş katılımcı ile yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır.&nbsp; Elde edilen nicel veriler bağımlı gruplar için t- testi kullanılarak analiz edilmiştir. Yapılan analizde, grupların aritmetik ortalaması (X), t değeri ve anlamlılık düzeyleri kullanılmıştır. Nitel veriler için betimsel ve içerik analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda bilim iletişiminin bir yolu olan “Okyanus On yılı” oyunu ile katılımcıların okyanuslar, okyanuslarda yaşayan canlılar ve okyanusların korunması konularında var olan bilgi birikiminde istatiksel olarak anlamlı bir değişim olduğu ve “Okyanus On Yılı” oyununun katılımcıların bu konulardaki görüşlerinde olumlu yönde bir değişime katkı sunduğu görülmektedir.&nbsp;</p> Armina ASLIHAK Beril MERMER Miray Özkütük Nazlı BARIŞ ERSOY Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 603 630 10.5281/zenodo.15721073 ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYAN DİSKALKULİ ÖĞRENCİSİNE ANALOG SAAT ÖĞRETİMİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/40 <p><strong>&nbsp;</strong>Özel öğrenme güçlüğü; dili sözlü ve yazılı anlama ve kullanma amacıyla ihtiyaç duyulan okuma, yazma, dinleme, konuşma, dikkat toplama ya da matematiksel işlemleri yapma güçlüğü sebebiyle özel eğitime gereksinimi olan kişiler olarak tanımlanmaktadır.&nbsp; Diskalkuli, sayıları öğrenme, matematiksel işlem yapma, saat kavramı, para hesabı gibi becerilerde yaşanan güçlüklerdir .Bu çalışmada tek denekli araştırma deseni kullanılmıştır .Matematik öğrenme güçlüğü raporu olan ilkokul 3.sınıf bir kız öğrencisi ile çalışma yapılmıştır. Çalışma özel eğitim öğretmeni tarafından destek eğitim odasında haftada bir ders (40 dakika) saati süresinde yapılmıştır. Doğrudan öğretim yöntemi kullanılmış ve öğretim, resimli kartlar, gerçeğe uygun analog saat materyalleriyle desteklenmiştir. Öğretimin toplam süresi 2 ay (8 hafta) olarak belirlenmiştir. Bu çalışma öğrenciye tam saat, yarım saat, çeyrek geçe, çeyrek kala öğretimi, akrep ve yelkovan gibi kavram öğretimi, saatleri yazıp okuyabilme kazanımını sağlamak amacıyla yapılmıştırÖğretim sonunda öğrenci tam ve buçuk kavramlarını öğrenip sözlü ve yazılı olarak ifade edebilmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Abstract</strong></p> <p>Specific learning disability; They are defined as people who need special education due to difficulty in reading, writing, listening, speaking, paying attention or performing mathematical operations needed to understand and use the language verbally and in writing. Dyscalculia is a difficulty experienced in skills such as learning numbers, performing mathematical operations, the concept of time, and calculating money. In this study, a single-subject research design was used. The study was conducted with a 3rd grade primary school female student who had a report of mathematics learning difficulties. The study was conducted by a special education teacher in the support education room during one lesson (40 minutes) per week. Direct teaching method was used and teaching was supported by picture cards and realistic analog clock materials. The total duration of the training is determined as 2 months (8 weeks). This study was carried out with the aim of teaching the student the concepts of full time, half hour, quarter past, quarter past, teaching concepts such as hour and minute hands, and the ability to write and read the hours. At the end of the teaching, the student was able to learn the concepts of full and half past and express them verbally and in writing.</p> <p>&nbsp;</p> Sibel Soyyiğitoğlu KübraH.Çelikman Çakan Gülüsüm Tazegün Fırat Yılmaz Neslihan Taşdemir Yunus Emre Suna Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 631 644 10.5281/zenodo.15721111 Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğrencilerinin Yapay Zeka Teknolojisine Yönelik Kaygı Seviyesinin İncelenmesi https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/112 <p><strong><em>Amaç:</em></strong><em> Son dönemlerde Yapay Zeka teknolojisine gösterilen ilgi giderek artmakta ve sağlık sektöründe de yerini almaktadır. </em></p> <p><strong><em>Gereç ve Yöntem:</em></strong><em> Bu araştırmaya Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi ‘nde Beslenme ve Diyetetik Bölümü okuyan 75 öğrenci katılmıştır. Katılımcılara genel bilgileri ve Yapay Zeka Kaygı Ölçeği ‘nin Türkçe validasyonu anket formu kullanılmıştır. Sosyo-demografik özellikler frekans analizi, Yapay Zeka Kaygı ölçeği puanlarında tanımlayıcı istatistikler, normal dağılıma uymadığı için non-parametrik test, yaşları ile Yapay Zeka Kaygı ölçeği puanlarının arasındaki korelasyonlarda Spearman test, sınıflarına göre Yapay Zeka Kaygı ölçeği puanlarının karşılaştırılmasında ise Kruskal-Wallis H testi uygulanmıştır. </em></p> <p><strong><em>Bulgular:</em></strong><em> Yapay Zeka Kaygı ölçeği genelinden 46,37±12,48 puan aldıkları tespit edilmiştir. Katılımcıların yaşları arttıkça, Yapay Zeka Kaygı ölçeği toplamından ve ölçekte yer alan iş değiştirme alt boyutundan aldıkları puanlar azalmaktadır (p&lt;0,05). Sınıflarına göre Yapay Zeka Kaygı ölçeği genelinden ve ölçeğin öğrenme, iş değiştirme, sosyoteknik körlük, Yapay Zeka yapılandırması alt boyutlarından aldıkları puanların arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı tespit edilmiştir (p&lt;0,05).&nbsp; </em></p> <p><strong><em>Sonuç:</em></strong><em> Yapay zekanın Beslenme ve Diyetetik alanında kullanımı meslek açısından her ne kadar avantaj sağlasa da bir takım kaygı ve korkuları da beraberinde getirmektedir. Bu araştırma, Beslenme ve Diyetetik alanında okuyan öğrencilerin Yapay Zeka ile ilgili kaygı durumlarını belirlemek için yapılan ilk çalışmadır.</em></p> PINAR GÖKENSEL OKTA Nezire İNCE Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 645 652 10.5281/zenodo.15721194 TARİHİ OLAYLARIN YANSITILMASI VE MODERN TOPLUMLARA ETKİSİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/114 <p>Bu çalışmada, tarihi olayların yansıtılmasında ve modern toplumlara etkilerinin görüşme yöntemiyle araştırılması hedeflenmiştir. Nitel bir araştırma olan bu çalışmanın katılımcıları 3 tane tarih uzmanı sosyal bilgiler öğretmenidir. Katılımcılar seçilirken alanında yeterli bilgiye sahip insanlardan seçilip amaçlı örneklem tekniği kullanılmıştır. 7 açık uçlu soru uygulanmıştır. Sorular hazırlanırken alanyazın taraması ve sosyal medya incelemeleri neticesinde elde edilen veriler etkin bir şekilde kullanılmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından bağımsız olarak kodlanmış daha sonra ortak kodlar tablolara aktarılmıştır. Tablolar dikey veriler ve yatay veriler olarak farklı bakış açılarıyla incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın güvenilirliğini arttırmak için katılımcıların ifadeleri tabloların altlarına her hangi bir müdahale olmadan aktarılmıştır. Tarih bir toplumun bireylerini bir arada tutan ayakta kalmasını sağlayan en önemli köktür. Bu bakımdan tarihi gerçeklerin her türlü iletişim ve bilgilendirme kanıyla hiçbir tereddüt ve yanlılık içermeden bireylere aktarılması gerekmektedir. Bir olay tarihi gerçeklik önemi taşıyorsa farklı kaynaklardan araştırılarak bireylere yansıtılması gerekmektedir.&nbsp; Kültür aktarımında medyanın etkin rolü hiçbir şekilde göz ardı edilmemelidir.</p> Halil Dündar CANGÜVEN Mert Lafcı Ahmet Lafcı Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 653 663 10.5281/zenodo.15721217 İNTERNET BAĞIMLILIĞI İLE ÇEVRİMİÇİ OYUN BAĞLAMINDA ÇEVRİM İÇİ SATIN ALMA DAVRANIŞI ARASINDAKİ İLİŞKİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/117 <p style="text-align: justify; line-height: 115%; margin: 6.0pt 0cm 6.0pt 0cm;"><span style="font-size: 11.0pt; line-height: 115%;">21. yüzyılda internet teknolojilerinin hızla gelişmesi ve yaygınlaşması, dijital dünyanın kontrolsüz biçimde büyümesine zemin hazırlamış ve bu durum, “internet bağımlılığı” . kavramının literatürde yer bulmasına neden olmuştur. İnternetin sunduğu geniş imkânlar; bilgiye kolay erişim, ürün çeşitliliği, indirim ve kampanya fırsatları, kullanıcı yorumları ve hızlı teslimat seçenekleri gibi unsurlar aracılığıyla bireylerin çevrim içi satın alma davranışlarını artırmıştır. Bununla beraber, çevrim içi oyunların giderek artan popülaritesi, internet-oyun bağımlılığına ilişkin kaygıları da beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda gerçekleştirilen söz konusu çalışma, internet bağımlılığı ile çevrim içi oyunlar ekseninde çevrim içi satın alma davranışı arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, Sağlık Bilimleri Fakültesi ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nda öğrenim görmekte olan toplam 430 öğrenci üzerinde yürütülmüş; tanımlayıcı ve ilişkisel araştırma desenine dayalı bir yöntem benimsenmiştir. Elde edilen bulgular, öğrencilerin internet bağımlılığı düzeyi ile çevrim içi oyunlar bağlamındaki çevrim içi satın alma davranışları arasında istatistiksel olarak anlamlı ancak düşük düzeyde bir ilişki bulunduğunu ortaya koymuştur. Sonuç olarak, üniversite öğrencilerinin dijital ortamda geçirdikleri zamanı ve tüketim pratiklerini daha bilinçli yönetebilmeleri adına internet kullanım alışkanlıkları konusunda farkındalık çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.</span></p> Maida Uzuner Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 664 676 10.5281/zenodo.15721261 YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞUNUN BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ İLE SAĞALTIMI ÜZERİNE BİR OLGU SUNUMU https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/119 <p>Bu çalışmada danışanın semptomları DSM 5 kriterlerine göre Yaygın Anksiyete Bozukluğu olarak tanımlanmıştır. 26 yaşında bir kadın olan danışan, ev hanımıdır. Danışan, yalnız kalmaktan korktuğunu, insanlara ve ailesine güvenemeyeceğini, kafasındaki seslerden kurtulmak istediğini belirtti. Bu sıkıntılardan kaynaklı bazı bedensel sorunlar yaşadığını da belirtmiştir. El titremesi, boğazının düğüm gibi olması nefes almakta güçlük çekme ve mide rahatsızlıkları gibi belirtilerden bahsetmiştir. X küçük yaşlardan itibaren tam anlamıyla sevilmediği inancına sahiptir. Danışan diğer insanlarla bir şeyler paylaşırken güven sorunları yaşamakta ve ona zarar verebilecekleri düşünceleriyle aşırı kaygılanma ve kaçınma davranışları göstermektedir. Bu nedenle etrafında da çok fazla güvenilir arkadaşlarının olmadığını belirtmiştir. Danışan eşi ve ailesi ile arasında olan şiddetli geçimsizliği fark edip zarar görmeyeceği birinden psikolojik destek almayı ve iletişime açık olduğunu belirtip, terapiye başvurmuştur. Yapılan seanslarda danışan ile Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) çalışılmıştır. Danışana seansların ilerleyişi ve içeriği hakkında ön görüşmede bilgi verilmiştir. Tedavinin ilk aşamasında Yaşam Çizelgesi daha sonra Denge Modeli üzerinde çalışılmıştır.</p> Duygu Şahin Meryem Karaaziz Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 677 685 10.5281/zenodo.15721299 VERGİNİN REASÜRANSI TEORİSİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/121 <p>Vergi teorisine ilişkin tarihsel sürece baktığımızda vergiyi “Fayda Teorisi” kapsamında inceleyen görüşlerin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Bu görüşlerden bir tanesi ise vergiyi sigorta primi olarak kabul eden görüştür. Bu görüşte; toplanan vergiler sigorta primine, Devlet ise büyük bir sigorta şirketine benzetilmektedir. Sigorta şirketleri, sigortacılık faaliyetleri kapsamında üstlendikleri risklerin meydana gelmesi kapsamında sigorta primi toplamakta ve “Riziko” meydana geldiğinde yani üstlendiği risk gerçekleştiğinde poliçe kapsamında ortaya çıkan zararı ödemektedir. Devlet ise egemenlik hakkı kapsamında vergi toplamakta, bunun karşılığında gerçekleştirmesi gereken zorunlu hizmetlerden başlayarak, her türlü kamusal mal ve hizmet sunumu ile sayısız farklı işlevini bu vergilerin finansmanı sayesinde sürdürebilmektedir. Bu bağlamda devletin vergilerin finansmanı ile sürdüğü her türlü sayısız işlem, sigorta primi teorisi kapsamında farklı bir rizikonun meydana gelmesi olarak yorumlanabilmekte; devlet, büyük bir sigorta şirketine benzetildiğinde rizikonun 3 ana başlıktan oluştuğu görülmektedir. Bunlar ise “Verginin Toplanamaması”, “Kamusal Mal ve Hizmetlerin Gerçekleşememesi” ile en önemli riziko: “Bütçe Açıkları” dır. Sigortacılığın 14.yüzyıl itibariyle ortaya çıktığı süreçten başlayarak, sigorta şirketleri 19.yüzyılın ortaları itibariyle üstlendikleri riskleri taşıyamayarak iflas etmeye başlamıştır.&nbsp; Sigorta şirketleri bu hayati problemi, “Reasürans” ile aşmışlardır. “Reasürans” en basit anlamda kendine has aktüeryal yöntemler ile “Sigortanın Sigortalanmasıdır”. Sigorta şirketlerinin üstlendikleri riskler bir mal ve hizmet gibi kabul edilip belirli bir prim karşılığında, reasürans yöntemleriyle reasürans şirketlerine devredilmektedir. Böylece&nbsp; sigorta şirketleri taşımayacağı riskler yüzünden iflas etmekten kurtulmaktadır. Reasüransın sigortacılık sektöründe tarihsel dönüm noktası olan 19.yüzyıl baz alındığında ve devletlerin kamu gelirleri ve kamu harcamaları ile beraber küresel ekonominin içinde yer alması, küreselleşme ve tarihsel ekonomik kırılma noktaları doğrultusunda küresel sermayenin vergiyi içinde barındıran maliye politikalarına yön verebilecek duruma gelmesi ile “Sigorta Primi Teorisi” nin “Reasürans” perspektifinden tamamlanması gerektiği düşünülmektedir. “Fayda Teorisi” kapsamında vergiyi sigorta primine benzeten görüşten yola çıkarak; literatüre ilk defa giren “Verginin Reasüransı Teorisini” kavramını ortaya koyduğumuz zaman; verginin toplanamama riskinin devredilme çabası kapsamı yeni ve farklı vergilerin koyulması, devletlerin borçlanma uygulamaları, kamu harcamalarının azaltılması, farklı maliye politikası araçları, vergi afları vb. gibi sayısız uygulamanın aslında devletin yaptığı plansız ve yöntemsiz reasürans işlemleri olduğunu söylemek mümkündür. Neticede devletler sürekli olarak farklı yöntemlerle verginin toplanamama riskini ve onun yol açacağı etkileri aynı sigorta şirketlerinin riskleri devretmek istemesi gibi üzerlerinden atmak isterler yani vergiyi reasüre etmek isterler. Ortaya konulan teori kapsamındaki ”Verginin Reasüransı Uygulamaları” ise yeni bir kolektif bir maliye politikası aracı olarak örneklerle açıklanacaktır.</p> MEHMET ALİ ASLAN Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 686 696 10.5281/zenodo.15721352 TRAFİKTE BENCİLLİĞİN İNSAN HAYATINA ETKİSİ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/122 <p>Son günlerde artan trafikte şiddet ve kaza haberleri araştırmacıları bu çalışmayı hazırlamaya yönlendirmiştir. Trafik sadece sürücülerin değil yayaların ve yolcularında dikkat etmesi gereken bir bütündür. Aynı şekilde anlayışta her vatandaşın sahip olması gereken toplumsal bir değerdir. İnsanların içgüdüsel olarak veya geçmişte yaşadığı olaylardan edindiği kazanımlar insana büyük dersler verir. Bu çalışmanın amacı, bencilliğin bireyde sebep olduğu davranış ve hareketlerin trafiğe nasıl yansıdığının belirlenmesidir. Çalışmada nicel araştırma metotlarından birisi olan betimsel (ilişkisel) tarama modelinden yararlanılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından “Trafikte Bencilliğin İnsan Hayatına Etkisi”adlı anket formu oluşturulmuştur. Analiz aşamasında akademik destek alınarak SPSS 22.0 programı kullanılmıştır. Elde edilen bulgular tablolara frekans ve yüzde değerleriyle verilmiştir. Buradan yola çıkarak demografik özellikler ve alt boyutlar arasında karşılaştırmalar yapılmıştır. Yetişkin bireyler trafikte daha ön planda olduğundan dolayı, bireylerin birbirlerine karşı daha anlayışlı davranması öneriler arasındadır.</p> Halil Dündar CANGÜVEN Kayra Süleyman Tosun Tuana Atmaca Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 697 726 10.5281/zenodo.15721382 YENİLİKÇİ SINIF ORTAMLARINDA TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN PROJE UYGULAMALARI https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/125 <p>Bu çalışma, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli (TYMM) çerçevesinde yapılandırılmış yenilikçi sınıf ortamlarında yürütülen proje tabanlı öğrenme uygulamalarının lise öğrencilerinin akademik, sosyal ve bilişsel becerileri üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli benimsenmiş, 2024–2025 eğitim öğretim yılında Türkiye’de bir devlet lisesinde öğrenim gören toplam 80 öğrenciye anket uygulanmıştır. Katılımcılar 9. ve 10. sınıflarda öğrenim görmekte olup yaş ve sınıf düzeyine göre gruplandırılarak analiz edilmiştir. Öğrencilerin proje tabanlı öğrenme deneyimleri kapsamında geliştirdikleri beceriler; problem çözme, iletişim, takım çalışması, yaratıcı düşünme, dijital araç kullanımı ve öz-yönetim alanlarında ölçülmüştür. Bulgular, 10. sınıf öğrencilerinin 9. sınıflara kıyasla daha yüksek düzeyde proje becerilerine sahip olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuç, yaşla birlikte gelişen akademik olgunluk, öz düzenleme ve takım içi liderlik becerilerinin proje çalışmalarına etkisini göstermektedir. Ayrıca proje sürecine dâhil olan öğrencilerin TÜBİTAK ve Teknofest gibi ulusal; eTwinning ve Erasmus gibi uluslararası yarışmalarda önemli başarılar elde ettikleri belirlenmiştir. Araştırmanın yürütüldüğü okulda proje sayısı bir yılda iki kat artmış, bu artış okulun proje kültüründe dönüşüme yol açmıştır. TYMM’nin öngördüğü değerler eğitimi, farklılaştırılmış öğretim ve öğrenme yaşantıları ilkeleri; proje tabanlı öğrenme yoluyla öğrencilerde sadece akademik değil, ahlaki ve sosyal gelişimi de desteklemiştir. Bu bağlamda, yenilikçi sınıflarda yürütülen proje çalışmaları, TYMM’nin sahadaki etkilerini somutlaştırmakta ve öğrencilerin 21. yüzyıl becerilerini bütüncül biçimde geliştirmektedir. Bu araştırma, yenilikçi sınıflarda proje tabanlı öğrenmenin TYMM ile entegre biçimde uygulanmasının öğrenci başarısını ve katılımını artıran etkili bir yöntem olduğunu göstermektedir.</p> Bilal BUDAK Türkan TÜRKMEN BUDAK Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 727 737 10.5281/zenodo.15721419 JURGEN HABERMAS’TA KAMUSAL ALAN VE SOSYAL MEDYA KAVRAMLARI ÜZERİNE https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/126 <p><strong>Özet</strong></p> <p>Frankfurt Okulu’nun ilk kuşak temsilcileri, bireyin totaliter rejimlerin tahakkümü altında hapsolmasını yoğun bir şekilde eleştirmişler ancak ortaya bir çare de koymamışlardır. Öte yandan Okul’un ikinci kuşak düşünürlerinden olan Jürgen Habermas, 1962’de yayımladığı <em>Kamusallığın Yapısal Dönüşümü</em>’nde ilk kuşağa kıyasla meseleye daha iyimser yaklaşmıştır. Okul’un ikinci kuşak düşünürlerinin farklı disiplinlere dair kavramsallaştırmalarını <em>Eleştirel sosyal teori</em> adı altında sentezlemeye çalıştığı kitapta ayrıca Aydınlanma, kavramını ele alır. Ona göre Aydınlanma, tamamlanmamış bir teoridir ve zamanla modern toplumlar için <em>araçsal bir rasyonalite</em>‘ye dönüşmüştür. Habermas, bu çalışmasında ayrıca bir zamanlar asistanlığını yaptığı Adorno’nun <em>kamusal alan</em> kavramını ele alır ve <em>sosyal medya</em>nın yeni bir kamusal alan olarak tanımlanmasını önerir. Ardından meseleyi İletişimsel Teori ve yeni sosyal medya yaklaşımları bağlamında genişçe tartışır. Bu çalışmada <em>doküman analizi</em> yöntemiyle yazarın gerek adı geçen kitapta gerekse başka eserlerinde <em>kamusal alan </em>ve <em>sosyal medya </em>kavramlarına dair görüşleri ortaya konacaktır.</p> <p><strong>Anahtar Kelimeler</strong>: Frankfurt Okulu, Jurgen Habermas, kamusal alan, sosyal medya.</p> <p><strong>Abstract</strong></p> <p>The first generation representatives of the Frankfurt School heavily criticized the individual being trapped under the domination of totalitarian regimes, but they did not offer a solution. On the other hand, Jürgen Habermas, one of the second generation thinkers of the School, approached the issue more optimistically compared to the first generation in <em>The Structural Transformation of the Public Sphere</em>, which he published in 1962. In the book, in which he tried to synthesize the conceptualizations of the second generation thinkers of the School regarding different disciplines under the name of Critical Social Theory, he also addressed the concept of Enlightenment. According to him, <em>Enlightenment</em> is an incomplete theory and has turned into an <em>instrumental rationality</em> for modern societies over time. In this work, Habermas also addresses the concept of <em>public sphere</em> by Adorno, for whom he was once an assistant, and suggests that social media be defined as a new public sphere. Then, he discusses the issue extensively in the context of Communicative Theory and new social media approaches. In this study, the author’s views on the concepts of <em>public sphere</em> and <em>social media</em>, both in the aforementioned book and in his other works, will be revealed through <em>document analysis</em>.</p> <p><strong>Key Woeds</strong>: Frankfurt School, Jurgen Habermas, public sphere, social media.</p> Rabia Karataş Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 738 749 10.5281/zenodo.15721458 NİĞDE’NİN TÜRKLEŞME VE İSLAMLAŞMA SÜRECİNDE SELÇUKLULARIN ROLÜ https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/129 <p>Niğde şehri, İç Anadolu Bölgesi’nin güneydoğusunda konumlanmış olup insanlık tarihi boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış önemli bir tarihi yerleşim alanıdır. Türklerin Anadolu’ya girişi süreciyle birlikte Niğde ve çevresi Türkleşme ve İslamlaşma süreçlerinden etkilenmiştir. Anadolu ve Balkanlarda gerçekleşen fetihler, şehirlerin sosyo-kültürel yapısında köklü değişimlere neden olmuştur. Bir şehrin Türkleşmesi ve İslamlaşması sadece siyasi bir egemenlik değişimini değil, aynı zamanda nüfus hareketleri, mimari dönüşüm, dini kurumların yaygınlaşması ve yerel kültürle etkileşim gibi çok yönlü bir süreci beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada özellikle Büyük Selçuklu ve ardından Anadolu Selçuklu Devleti’nin bu süreçte oynadığı merkezi rol incelenmektedir. Selçukluların bölgeye yerleşim politikaları, dini ve sosyal kurumları inşa etme faaliyetleri ve kültürel detayları üzerinde durulacaktır.</p> Elif KOCAKAPLAN Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 750 760 10.5281/zenodo.15721476 ERGENLERİN İNTERNET KULLANIMINA GÖRE YAŞAM BECERİLERİ ÜZERİNE DERLEME https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/131 <p>Bu derleme çalışmasında, ergenlerin internet kullanım alışkanlıklarının yaşam becerileri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Günümüzde dijital teknolojilerin hızla yaygınlaşmasıyla birlikte internet, ergenler için vazgeçilmez bir iletişim, bilgi edinme ve eğlence aracı hâline gelmiştir. Ancak bu yoğun kullanım, ergenlerin sosyal ilişkilerinden problem çözme yetilerine, özdenetimlerinden zaman yönetimi becerilerine kadar birçok yaşam becerisini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu bağlamda çalışmada, literatürde yer alan araştırmalar ışığında ergenlerin internet kullanımı ile yaşam becerileri arasındaki ilişki değerlendirilmiş; bilinçli, dengeli ve amaçlı internet kullanımının yaşam becerilerini destekleyici bir rol üstlenebileceği vurgulanmıştır. Ayrıca internet bağımlılığı, dijital okuryazarlık ve çevrimiçi sosyal etkileşimlerin de yaşam becerileri üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Elde edilen bulgular, eğitimciler, aileler ve uzmanlar için ergenlerin dijital ortamda daha sağlıklı gelişim gösterebilmeleri adına rehber niteliğindedir.</p> Elif Naz Ciner Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-17 2025-06-17 5 1 761 765 10.5281/zenodo.15721513 Türkiye'de Kadınlara Yönelik Sosyal Politikalar https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/133 <p>Her ne kadar çalışma biçimleri zaman içerisinde değişiklik gösterse de kadınların üzerindeki yük hafiflememekte ve özel istihdam politikası gerektiren dezavantajlı gruplar içerisindeki en geniş kısmı oluşturmaya devam etmektedir. Kadınların çalışma yaşamına daha fazla katılabilmesi için günümüz yönetim anlayışının gerekli politikaları kanunlaştırması elzem olmaktadır. İş Sağlığı ve Güvenliği alanında, özellikle 6331 sayılı kanunun düzenlenmesinden sonra Türkiye’de İSG alanında yeni bir dönem başlamıştır. Kadınların çalışma yaşamlarında korunmaları için de gerekli prensipler esas alarak bu çalışmaların yapılmış olması bu bağlamda ümit vaad edici olmaktadır. Çalışma yaşamında kadınlar muhteviyatları gereği de farklı risklerle karşı karşıya kalabilmekte ve bu durum beraberinde bazı tedbirlerin alınmasını da zorunlu hale getirmektedir. Özel risk grubunda değerlendirilmeleri hasebiyle bu grupların yaşayabilecekleri özel riskleri düşürebilecek düzenlemeler yapılması da gayet tabi olmaktadır. Unutulmamalıdır ki kadının toplumdaki profili her şeyden önce o toplum hakkında bilgi ihtiva etmektedir. Çalışma yaşamında kadını değerlendirmek de bu sosyal olgulardan münezzeh değildir. Kadınlar için yapılan sosyal tüm refah attırıcı çalışmaların esasında tüm toplumun refahına etkide bulunacak stratejik öneme sahip olduğunu söylemek gerekmektedir. Bu çalışma Türkiye’ de kadınlar için yapılan çalışma yaşamında refahlarını arttırıcı son dönemdeki yasal gelişmelere genel anlamda göz atmaktadır.</p> Neşe Yılmaz Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-26 2025-06-26 5 1 10.5281/zenodo.15750333 İLK KEZ OY KULLANACAK OLAN FEN, ANADOLU VE İMAM-HATİP LİSESİ ÖĞRENCİLERİNİN MUHTARLIK ALGILARININ KARŞILAŞTIRILMASI https://asesssjournal.com/index.php/pub/article/view/134 <p>Bu projede 31 Mart 2024 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçim’inden ilk kez oy kullanan fen, Anadolu ve imam-hatip lisesi öğrencilerinin muhtarlık seçimine ilişkin algıları, tutum ve davranışları analiz edilmiştir. Yapılan literatür taramasında gençlerin siyasal katılımını konu alan birçok araştırmanın yapıldığı görülmüş, ancak fen, Anadolu ve imam-hatip lisesi öğrencilerinin muhtar ve muhtarlık teşkilatı konusundaki algılarını araştıran bir çalışmaya rastlanmamıştır.</p> <p>Araştırma için Osmaniye ili, Kadirli ilçesinde örgün öğretim yapan biri fen, biri Anadolu, biri erkek, diğeri de kız imam-hatip lisesi olmak üzere toplam dört okuldan yararlanılmıştır. Araştırmanın evrenini fen, Anadolu ve imam-hatip lisesi öğrencileri, örneklemini ise Kadirli ilçesinde, söz konusu okul türlerinde 2023-2024 eğitim-öğretim yılında son sınıfta öğrenim görmekte olan ve 2024 Mahalli İdareler Genel Seçiminde ilk kez oy kullanan 65’i kız, 67’si erkek toplam 132 öğrenci oluşturmuştur. &nbsp;Öğrencilerin konuya ilişkin tutum ve davranışlarını öğrenmek ve verecekleri cevapları değerlendirmek amacıyla bir anket formu hazırlanmıştır. Hazırlanan anket, muhtarlık teşkilatının varlığı ve gerekliliği, muhtarların yetki ve yeterlilikleri ile muhtar adaylarına oy verme tutumuna etki eden faktörler olmak üzere üç ana bölümden ve toplam 16 önermeden oluşmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular Python programlama dili ile analiz edilerek değerlendirilmiştir.</p> <p>İlk kez oy kullanacak olan fen, Anadolu ve imam-hatip lisesi öğrencilerinin muhtarlık algıları nasıldır? Sorusuna cevap aramak amacıyla yapılan bu çalışma, okul türleri farklı olsa da fen, Anadolu ve imam-hatip lisesi öğrencileri, muhtarlık teşkilatı ile muhtar seçimi konusunda benzer tutum ve davranışlar sergileyecektir hipotezine dayandırılmıştır. Nitekim çalışmanın bulguları da bu yönde olmuş ve hipotezimizi doğrular nitelikte sonuçlara ulaşılmıştır.&nbsp;</p> İbret Dal Ela Naz ERİM Emine Nisanur KÖKSAL Telif Hakkı (c) 2025 Ases Ulusal Sosyal Bilimler Dergisi https://creativecommons.org/licenses/by/4.0 2025-06-26 2025-06-26 5 1 10.5281/zenodo.15750382